21 Haziran 2017

Aylak Yaşam

Bugün işimden istifa edeli tamı tamına bir yıl oldu. Ne çok şey oldu bu bir yılda! Hayatımı kökten değiştirecek bu kararı verdikten kısa bir süre sonra, birilerinin ülkede darbe girişiminde bulunmasından tam bir saat önce, olacaklardan habersiz, New York’a gitmek üzere olan bir uçaktaydım ben. Evet, uçağım bir saat geç olsaydı gidemeyecektim Amerika’ya. Bunu doğru yolda olduğuma ve orda bulunmam gerektiğine dair bir işaret olarak aldım.

Moskova’da başladığım, Antalya’da devam ettiğim yogalı hayatım Yenidünyada devam etti. Her ne kadar Hindistan yoganın beşiği olsa da Amerika dünyada en kaliteli yoganın yapıldığı yer sanırım. Santa Fe gibi küçük bir şehirdeki stüdyo sayısına hayret ettim. Bizde “yaşlı” (hem de oldukça) tabir edilecek öğrencilerin derslerde ceylan gibi sektiklerini görünce şaşkınlığım daha da arttı. Yoga burda insanların hayatına oldukça entegre olmuş bir şeydi. Öyle ki; süpermarkette bile yoga yapılıyordu! İlk iki hafta aç gözlülükle tüm stüdyoları, stilleri, öğretmenleri denedim. Sonraki 3 aysa sadık bir şekilde, gönlümü fetheden vinyasa derslerine katıldım.

Amerika’ya gidişimden 1 yıl önce yapmış olduğum Hindistan seyahatinde daha uzun süre kalmak üzere döneceğim diye söz vermiştim. Sözümü tutma zamanı gelmişti. Oldukça maceralı geçen Albuquerque- Delhi uçuşu sonrası doğru dürüst dinlenmeden kendimi yoganın başkenti Rishikesh’e attım. Burası adım attığınız her yerde, yoga, meditasyon, reiki, her türlü spritüal öğretiye dair ders alabileceğiniz, Himalayaların eteklerinde, Ganj nehri kenarında küçücük bir kasaba. 1 ay süren oldukça yoğun bir kurs sonrası yoga eğitmenlik sertifikamı aldım. Kurs bitince başka öğretmenlerle derslere devam ettim.

Önceki seyahatimde kurmuş olduğum bir bağlantı sayesinde Rajastan’da bir otelde ders vermeye başladım. Kim derdi ki bir gün yoga eğitmeni olacağım ve ilk dersimi de Hindistan’da vereceğim! Hayat tahmin edilebilir, planlanabilir bir şey değil kesinlikle!

Hindistan’da olup ashram hayatını deneyimlememek olmazdı. Rotamı güneye çevirip Sivananda Yoga Vedanta Dhanwantari Ashram’a gittim. Programı oldukça disiplinli olan bu ashramda geçirdiğim günler hem bedenimde hem de ruhumda değişimlere yol açtı.

Sonrasında Hindistan’ın değişik bölgelerine yaptığım gezilerde aldığım ve verdiğim yoga dersleri yine devam etti. Uzun soluklu seyahatim son durağım olan Tayland Phuket’te geçirdiğim ayla son buldu.

Yurda dönüş zamanı yaklaştığında ne yapacağımla ilgili kafamda bir şeyler oluşmaya başlamıştı ve 10 ay sonra ülkeye döndüm. Ailemi ziyaret ettikten sonra evime gelip yerleştim. Döndüğümü bildirmek için aradığım yoga öğretmeni arkadaşım iyi ki aradın dedi, ben de seni arayacaktım tam. Bir festivalde ders vermeye söz vermiş ancak aynı tarihlerde başka bir organizasyona katılması gerekiyormuş ve İngilizce ders verecek birini arıyormuş. Sen verir misin diye sordu, vermez miyim dedim gülerek. İşaretler devam ediyordu…

Türkiye’de verdiğim ilk dersin sonunda öğrenciler gelip beni kucakladı. Eve dönüş yolunda tarifi zor duygular içindeydim, şükranla dolup taşıyordum. O an hayatımda yaptığım hiçbir işte böyle bir tatmin duymamış olduğumu fark ettim. Kesinlikle doğru yoldaydım.

1 yıl sonra hayatımda ne değişti? Çok şey! Bir kere giden kişiyle aynı kişi değilim. Korkularıma teslim olmayı bıraktığımda hayatın benim için harika sürprizler hazırladığını ruhumun derinlerinde hissediyor, hatta biliyorum artık.


Bu satırları size Aylak Yaşam Kampı’ndan yazıyorum. Neresi orası derseniz; burası Çıralı ’da, bir zamanlar müşterisi olduğum demeyeceğim, misafir bile demek haksızlık olur çünkü kendimi evimde hissettiğim bir mekân. Yoga dersi vermeyi düşündüğümde aklıma gelen ilk yer. Dün bir teklifle geldim, meğer onlar da beni bekliyormuş J Dünya Yoga Günü’nde duyurmuş olayım, bundan böyle burdayım. Davetlisiniz; Aylak Yaşam ailesi olarak hepinizi yoga yapmaya bekliyoruz...

1 yorum: