9 Mart 2017

Uzuuuun Bir Özet - Udaipur, Neyyar Dam, Varkala, Amritapuri


Bir ayı geçmiş buraya yazmayalı! İstemiyorum arayı bu kadar açmayı ama gezerken olmuyor bir türlü. Kafandakileri toparlamak daha önemlisi toparladıklarını yazıya geçirmek için insanın alana ve zamana ihtiyacı var. Mobil hayat rutini sekteye uğratıyor büyük ölçüde.


Udaipur

Bu zaman zarfında neler oldu neler. Jaisalmer’den ayrıldıktan sonra Udaipur’a geçtim. Hindistan’da gördüğüm diğer hiçbir şehire benzemeyen bir yer, çok ama çok sevdim.








Şehre gelince sadece 2 gün ayırdığım için baya üzüldüm. Uçak biletimi almamış olsaydım tren biletini yakıp daha uzun süre kalacaktım ama öyle bir lüksüm olamadı ne yazık ki. Udaipur’dan trenle Delhi’ye geçtim, gece orda kalıp sabaha karşı Trivandrum’a uçtum.


Sivananda Ashram, Neyyar Dam

Trivandrum’a varmamla birlikte iklim değişti anında, kıştan yaza geldim adeta. Ortam tropik, biraz Tayland’ı hatırlattı. Trivandrum’dan Sivananda ashramının bulunduğu Neyyar Dam’a gitmek üzere bindiğim otobüste Şubat ayını beraber geçireceğim Kanadalı Sarah ile tanıştık.
Ashram başlı başına bir postu hak ediyor kesinlikle, ayrı olarak yazacağım onu. Ashramın bulunduğu yer doğa olarak inanılmaz güzeldi.

Ashrama gitmek uzun zamandır yapmak istediğim bir şeydi ve bana katkısı büyük oldu. Bedenim 1 aylık yoga eğitmenlik kursunda göstermediği değişimi 17 günlük ashram yaşantısında gösterdi.

Varkala

Ashramdan Varkala Beach gibi bir yere gidince karanlık çağlardan medeniyete geçmiş gibi oldum. Bu sadece ashram hayatıyla ilgili bir şey de değildi. Kuzey Hindistan’da yaşam çok daha tutucu, olanaklar sınırlı. Varkala oldukça turistik bir yer. Kolsuz ve kısa şeyler giyebilmek, alkolün her yerde satıldığını görmek (Yine de gazeteye sarılı olarak geliyor ve şişenin masa altına saklanması gerekiyor. Hatta bir yerde çaydanlıkla servis ettiler!), batılı tarzda yiyeceklerin sınırsızlığı ve her yerde gözüne gözüne  sokulan deniz ürünleri. Turistik yerleri sevmediğim bir gerçek ama 3,5 ay sonra böyle bir rahatlığa kavuşmak beni inanılmaz mutlu etti. Varkala’ya ulaştığımda tam 7 aydır deniz görmemiş olduğumdan kumsalı öpesim geldi. Duyduğum deniz kokusu beni cennete taşıdı resmen. 7 ay sonra ilk kez Antalya’yı, evi özlediğimi hissettim.

Tüm turistik yerler birbirine benzer ya, Varkala’yı biraz Side’ye biraz Kemer’e, bizim oralardaki turistik kasabalara benzettim çok. North Cliff üzerindeki dükkanlar, deniz ürünü satan restoranlar, masaj salonları, barlar. Hindistan’da rock bar gördüm ya ölsem de gam yemem. Her gece bir mekanda canlı müzik var, harika değil ama malum koyunun yokluğu keçiye Abdurrahman Çelebi dedirtiyor. Deniz oldukça temiz ama günün her saati dalgalı. Dolayısıyla şöyle gönlünce bırakamıyorsun kendini, sürekli bir tetikte olma durumu. Turistlerin denize bikiniyle girmesi garip karşılanmasa da yerliler kıyafetleriyle giriyor, erkekler de donlarıyla. Sabah akşam yapılan pujalar (Dua ritüeli) nedeniyle sahil inanılmaz kalabalık oluyor.

Hava çok sıcaktı. Sabahları erken, akşamları gün batmadan denize gittim, yoga yaptım. Bütçem yettiğince deniz ürünlerinin tadına bakıp masaj yaptırdım. Ashram hayatında özlediğim yemeklerden yedim bol bol (Hindistan’da yediğim pizzaya en yakın şey Varkala’daydı.) Akşamları çarşıda yürüdüm, canlı müzik dinledim bazı akşamlar. Geldikten 3 gün sonra Sarah’da yanıma geldi, 3 gün de onunla kalıp Amma’nın ashramına gitmek üzere yola çıktık.

Amritapuri - Amma’s Ashram

Ben bloglardan birinde Kollam’dan ashrama devletin işlettiği feribotların olduğunu okumuştum. Trenle Kollam’a gittik önce. Limana gidince öyle bir feribot yok, turist botları var dediler.  Tahminimizin üzerinde bir rakam istediler. Ben zaten bot turu yapacağız diye o parayı vermek istemedim, Sarah da bana uymak zorunda kaldı. İstedikleri paranın 10 da birine otobüsle gittik ve 3 saat daha erken ulaştık.

Amma’nın ashramı inanılmaz büyük. 2000 kişinin kaldığı zamanlar oluyormuş. Backwaters la deniz arasında doğa olarak inanılmaz muhteşem bir yerde. Konaklamanın yapıldığı binalar 15 katlı, ashramdan çok otele benziyor daha çok. Akşam 5 teki oryantasyon programına katıldık.  Önce bize 20 dakikalık bir video izlettiler Amma’yla ilgili. (Amma anne demek) Amma 9 yaşından itibaren insanlara yardım etmeyi hayatının amacı haline getirmiş. Bunu insanları kucaklayarak yapıyor. Şu ana kadar tam 34 milyon kişiyi kucaklamış. Hiç ara vermeden 17 saat boyunca insanları kucakladığı oluyormuş! Videoyu izlerken insanları nasıl kucakladığını görünce göz yaşlarıma hakim olamadım. Tanımadığı birini değil de sanki canından bir parçayı kucaklıyormuş gibi kucaklıyordu her bir insanı. Kucaklananların kimi gözyaşları içinde kimi inanılmaz mutlu bir halde ayrılıyordu yanından. Kucaklanmak için saatlerce beklemek gerekiyormuş. Bunu ilk duyduğumda kim kucaklanmak için o kadar bekler diye düşünmüştüm ama videoyu izlerken insanın böyle sevgiyle kucaklanmak için yapamayacağı şey olmadığını hissettim. 

Elbette organizasyon kucaklamayla sınırlı kalmamış, yıllar içinde inanılmaz büyümüş ve dünya çapına ulaşmış. Dünyanın her bir köşesindeki afet durumlarında milyonlarca dolar bağışlayabilecek duruma gelmiş. Aynı zamanda Hindistan’daki kadınları eğitmek, ülkenin temizliği, geri dönüşüm gibi bir sürü konuda faaliyet gösteren bir dernek gibi işliyor ve Amma sürekli Hindistan’ı ve dünyayı dolaşarak insanlara ulaşmaya çalışıyor. Video bittiğinde gruptaki herkesin gözleri ağlamaktan ıslanmıştı. Sonrasında 10 yıldır ashramda yaşayan Çek rehberimiz ashramı bize tanıttı.

Programdaki etkinliklerin hiç birine katılmak mecburi değil, zaten Amma olmadığı için sabah 4.50 de ve akşam 8 de yapılan toplu ilahi söylemeden başka bir şey yok programda. Yoga dersi de yoktu. (Meditasyon, yoga sadece Amma ordayken oluyormuş.) Asram yemekleri fiyata dahildi ama pizza, burger, omlet, kahve, meşrubat ve baharatlı Hindistan atıştırmalıkları-yemekleri gibi pek de sağlıklı olmayan pek çok yiyecek oldukça ucuza satılıyordu. Çok güzel kekler vardı J Sivananda gibi oldukça disiplinli, sadece satvik yemeklerin olduğu bir ashramdan gelince burası bize pek ashram gibi gelmedi. Herkes kafasına göre takılıyordu. 2 gece kalmayı planlayarak gitmiştik ama Sarah ertesi gün ayrılmak istedi, ben de olur dedim.