1 Temmuz 2014

Sevgili Günlük - Kaçıncı Gün?

KAÇINCI GÜN? 

Renk: Mor 

Duygu durum : Yorgun

Motto: Kendine güven 

Özlü söz : Üzülme. Bir yandan korku bir yandan ümidin varsa iki kanatlı olursun. Tek kanatla uçulmaz zaten. Mevlana 

Şarkı : Comptine D'un Autre Ete L'Apres Midi – Yann Tiersen 

Dün ne yazık ki yazamadım sevgili günlük. 1 aydır ailemle beraber kalmanın ruhsal yorgunluğu kendini derinden hissettirdi dün akşam. Anladım ki yalnız yaşamaya ciddi olarak alışmışım. Zaten yaşam alanlarımı başka insanlarla paylaşma konusunda hiçbir zaman iyi olmamışımdır. İnsanlarla olmayı seven sosyal bir yapım olmasına rağmen varlığımı sürdürebilmek için kendime ait, başkalarının girmediği geniş alanlara ihtiyacım var. Bu yüzden küçük, dar, kalabalık mekânlarda rahat hissedemem kendimi hiç. Dilediğini dilediği zaman yapmak isteyen özgür ruhum başka insanlarla aynı ortamda kalma zorunluluğu hissettiğinde huzursuzlanıyor. İşin içine aile girince durum daha da karmaşık bir hal alıyor. 

 Nerdeyse ellisinde bir psikiyatrist demişti ki; bazen biz bile ailemizle bir araya geldiğimizde o negatif döngüye girmekten kurtulamıyoruz. Demek ki yalnız değilim. Ailemi çok seviyorum ve hayatımın hiçbir döneminde onlarla ciddi bir sorunum olmadı. Gelin görün ki bu ebeveyn çocuk ilişkilerini çatışmasız sürdürmek çok zor. Bir yanda hiç değişmeyen şeyler var. Yaşınız kaç olursa olsun artık sizin bir yetişkin olduğunuzu kabul etmemeleri, hala çocukmuşsunuz gibi davranmaları gibi. 

 -Neden yemek yemiyorsun? 
 -Çünkü doydum.
 -Ama tadı çok güzel bak, birazcık daha yesen? Zaten çok zayıflamışsın. 
- Zayıf değilim, ideal kilomdayım, üstelik bu kiloya gelmek için çaba gösterdim. 

 -Ne yapıyorsun bilgisayarın başında saatlerce? 
-Arayan kimdi? 
-Kaçta dönersin? 
-Ne zaman yatacaksın, sabah kalkamazsın bak sonra!

Bir yanda da yaşlandıkça çocuklaşmaları gibi zamanla değişen şeyler var. Bu gelişlerinde fark ettim onlar çocuk olmuş, ısrarla bana ebeveyn rolünü vermeye çalışıyorlar. Ne yiyeceklerini bana sormalarından tutun da sanki kendileri yapamayacaklarmış gibi her işi yapmak için beni beklemeleri gibi. Ben bir şeyle ilgilenirken, yazı yazarken, kitap okurken mesela sürekli soru sormaları, benimle konuşmaya çalışmaları, kendisiyle oyun oynanması için dikkat çekmeye çalışan çocuktan tamamen farksız. İşten döndüğümde, tüm gün boyunca eve gelmemi sabırsızlıkla beklemiş, sohbet etmek, dışarı çıkmak için can atar halde bulduğum ailem ve tüm gün boyunca ofiste çalışmaktan yorgun düşmüş, ağzını açmak istemeyen, biraz kitap okumak, meditasyon yapmak, tüm gün oturmaktan katılaşmış kaslarını esnetmek için biraz yalnız yürümek isteyen ben. Durum çok vahim anlayacağınız. Hal böyle olunca, süre de uzayınca ben de şalterler attı.

Bu akşam yemekte yine yemekle ilgili mevzu açılınca anneme ne yiyeceğime ne kadar yiyeceğime sen karar ver bundan sonra o zaman deyiverdim. O anda çok alındığını da anladım ama çok geçti. Gerginliğe dayanamayıp ben yürüyüşe gidiyorum deyip çıktım. Yolda eski bir tanıdığa rastladım. Enteresan bulduğum bir adamdır, çok okur, her şeye muhaliftir. Bir de hayat sana karşı hiç bir ilgi duymuyorum tavrı vardır her zaman. Sohbet ettik biraz ayak üstü. Çok ta genç olmayan bir yaşta çocukları oldu. Çocuk büyümüştür dedim, uzun zamandır görüşmüyorduk. Evet dedi. Gailesiz tavrının çocuk olduktan sonra değişeceğini düşünmüştüm. Anlattığı şeyden değişmediğini anladım. Geçen gün otele gitmişler çocukla beraber. Normalde babalar çocuklarına ben şurdayım gözümün önünden ayrılma derler ya, çocuk babasına baba ben şurda havuza gireceğim, sen de şurda dur demiş. Belli ki kendi güvenliğini sağlamak için babasını organize etmesi gerektiğini bilecek kadar akıllıymış çocuk :) Belki de fazla takıyorum bu ebeveyn mevzularını.

Eve gelince baktım annemin gözler ağlamaktan şişmiş. Konuşmaya, gönlünü almaya çalıştım. Gözüm yatağa bakarken babam dışarı çıkmak istedi, çıktık. Şu an tükenmiş vaziyette sana yazıyorum sevgili günlük.

Dünkü yorgunluk aynen devam ediyor. Bugün haftayı tamamlamış olduk. Nil ailedeki bir rahatsızlık sebebiyle bu haftaki tura katılamadı. Çalkantılı bir hafta olması sebebiyle düzenli yazmak bana iyi geldi. Günlük olarak değil ama yazılar devam edecek.

Ne zaman kavuşuruz bilinmez ama o zamana kadar hoşçakal günlük.

İyi geceler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder