17 Mayıs 2014

Planlarımız ve Hayat

İşte güzel bir gün daha. Pazartesi de tatil, ballı kaymak yani. Gel gör ki zaman ve para pek zorlu bir ikili, birinin varlığında diğeri ortadan kayboluyor, nedendir bilinmez.

Hayat biz planlar yaparken başımıza gelenlermiş. Ben bu ayı nasıl geçireceğim diye dertlenirken bir de baktım arabanın sigortası bitmiş, muayene zamanı gelmiş. Sanayiye götürdüm, bir dünya masraf da orda çıktı filan derken mali olarak göçtüm. Şu an ciddi olarak mali durumumu düşünmem gereken bir durumdayım yani. Peki, ben ne yapıyorum? Çıralı'ya gitme, yoga kampına katılma planları. Hatta daha da ileri gidiyorum, arabayı satıp Hindistan'a gitsem nasıl olur acaba? Eski Serap olsa çıldırırdı, değişim bu olsa gerek.

Hayatta yaşadığımız şeylerin ne kadarı bizim kontrolümüzde? Dün bir arkadaşımla konuşuyorduk. Arkadaşım yaklaşık 1 yıldır işini, yaşadığı şehri ve medeni durumunu değiştirme planları yapıyor. Bunları hangi sıralamayla ve ne şekilde yapacağına dair gayet net olan fikirlerini uzun zamandır anlatıyordu bana. Dün baktım dağılmış durumda. Küçük kızının ağzından çıkan tek bir cümleyle her şey değişmiş, düşündüğü akış, sıralama yerle bir olmuş. Diyor ki; bir kere, hayatımda bir kere de bir şeyler planladığım gibi olsun.

İsteğini çok iyi anlıyorum. Yakın zamana  kadar ben de hayatının kontrolünün tamamen kendinde olduğunu düşünen çılgın insanlardan biriydim ne de olsa. Bu fikrim ne zaman değişti? Bangkok'ta yaşama planları yaparken kendimi Moskova'da bulduğumda mı? Tüm ömür boyu süreceğini düşündüğüm evliliğim bittiğinde mi? Annemin kanser hastası olduğunu öğrendiğimde mi? Bilmiyorum.

Hayat harika bir öğretmen. Derslerimizi öğrenmemiz için gereken olayları birer birer çıkarıyor karşımıza. İçinde bulunduğumuz kısır döngüden çıkmamızın başka bir yolu yok çünkü. Sürekli aynı şeyleri yaparak değişik sonuçlar elde etmek imkansız gerçekten de, tecrübeyle sabit.

İşte yine o yol ayrımı, isyan ya da kabullenme. Çok sevdiğim bir ifade var; "Everything happens for a reason" ya da "Sebepsiz kuş uçmaz". Hangi dilde veya nasıl söylendiğinin pek bir önemi yok. Teslimiyet inanılmaz bir rahatlama sağlıyor insana. Elbette o zor durumun içindeyken bunu hemen kavramak kolay olmuyor. Ama acı biraz azalıp da dışarıdan bakabildiğinde insan daha iyi görüyor bazı şeyleri. İşte o zaman "İnsan" oluyor insan.

Peki tüm bunlardan çıkardığımız ana fikir ne? Çıralı'ya gitmek ya da gitmemek, işte bütün mesele...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder