Bugün işimden istifa edeli tamı tamına bir yıl oldu. Ne çok
şey oldu bu bir yılda! Hayatımı kökten değiştirecek bu kararı verdikten kısa
bir süre sonra, birilerinin ülkede darbe girişiminde bulunmasından tam bir saat
önce, olacaklardan habersiz, New York’a gitmek üzere olan bir uçaktaydım ben.
Evet, uçağım bir saat geç olsaydı gidemeyecektim Amerika’ya. Bunu doğru yolda
olduğuma ve orda bulunmam gerektiğine dair bir işaret olarak aldım.
Moskova’da başladığım, Antalya’da devam ettiğim yogalı
hayatım Yenidünyada devam etti. Her ne kadar Hindistan yoganın beşiği olsa da
Amerika dünyada en kaliteli yoganın yapıldığı yer sanırım. Santa Fe gibi küçük
bir şehirdeki stüdyo sayısına hayret ettim. Bizde “yaşlı” (hem de oldukça)
tabir edilecek öğrencilerin derslerde ceylan gibi sektiklerini görünce
şaşkınlığım daha da arttı. Yoga burda insanların hayatına oldukça entegre olmuş
bir şeydi. Öyle ki; süpermarkette bile yoga yapılıyordu! İlk iki hafta aç
gözlülükle tüm stüdyoları, stilleri, öğretmenleri denedim. Sonraki 3 aysa sadık
bir şekilde, gönlümü fetheden vinyasa derslerine katıldım.
Amerika’ya gidişimden 1 yıl önce yapmış olduğum Hindistan
seyahatinde daha uzun süre kalmak üzere döneceğim diye söz vermiştim. Sözümü
tutma zamanı gelmişti. Oldukça maceralı geçen Albuquerque- Delhi uçuşu sonrası
doğru dürüst dinlenmeden kendimi yoganın başkenti Rishikesh’e attım. Burası
adım attığınız her yerde, yoga, meditasyon, reiki, her türlü spritüal öğretiye
dair ders alabileceğiniz, Himalayaların eteklerinde, Ganj nehri kenarında
küçücük bir kasaba. 1 ay süren oldukça yoğun bir kurs sonrası yoga eğitmenlik
sertifikamı aldım. Kurs bitince başka öğretmenlerle derslere devam ettim.
Önceki seyahatimde kurmuş olduğum bir bağlantı sayesinde
Rajastan’da bir otelde ders vermeye başladım. Kim derdi ki bir gün yoga
eğitmeni olacağım ve ilk dersimi de Hindistan’da vereceğim! Hayat tahmin
edilebilir, planlanabilir bir şey değil kesinlikle!
Hindistan’da olup ashram hayatını deneyimlememek olmazdı. Rotamı
güneye çevirip Sivananda Yoga Vedanta Dhanwantari Ashram’a gittim. Programı oldukça
disiplinli olan bu ashramda geçirdiğim günler hem bedenimde hem de ruhumda
değişimlere yol açtı.
Sonrasında Hindistan’ın değişik bölgelerine yaptığım
gezilerde aldığım ve verdiğim yoga dersleri yine devam etti. Uzun soluklu
seyahatim son durağım olan Tayland Phuket’te geçirdiğim ayla son buldu.
Yurda dönüş zamanı yaklaştığında ne yapacağımla ilgili kafamda
bir şeyler oluşmaya başlamıştı ve 10 ay sonra ülkeye döndüm. Ailemi ziyaret
ettikten sonra evime gelip yerleştim. Döndüğümü bildirmek için aradığım yoga
öğretmeni arkadaşım iyi ki aradın dedi, ben de seni arayacaktım tam. Bir
festivalde ders vermeye söz vermiş ancak aynı tarihlerde başka bir
organizasyona katılması gerekiyormuş ve İngilizce ders verecek birini
arıyormuş. Sen verir misin diye sordu, vermez miyim dedim gülerek. İşaretler
devam ediyordu…
Türkiye’de verdiğim ilk dersin sonunda öğrenciler gelip beni
kucakladı. Eve dönüş yolunda tarifi zor duygular içindeydim, şükranla dolup
taşıyordum. O an hayatımda yaptığım hiçbir işte böyle bir tatmin duymamış
olduğumu fark ettim. Kesinlikle doğru yoldaydım.
1 yıl sonra hayatımda ne değişti? Çok şey! Bir kere giden
kişiyle aynı kişi değilim. Korkularıma teslim olmayı bıraktığımda hayatın benim
için harika sürprizler hazırladığını ruhumun derinlerinde hissediyor, hatta
biliyorum artık.
Bu satırları size
Aylak Yaşam Kampı’ndan yazıyorum. Neresi orası derseniz; burası Çıralı ’da, bir
zamanlar müşterisi olduğum demeyeceğim, misafir bile demek haksızlık olur çünkü
kendimi evimde hissettiğim bir mekân. Yoga dersi vermeyi düşündüğümde aklıma
gelen ilk yer. Dün bir teklifle geldim, meğer onlar da beni bekliyormuş J Dünya Yoga Günü’nde duyurmuş olayım,
bundan böyle burdayım. Davetlisiniz; Aylak Yaşam ailesi olarak hepinizi yoga
yapmaya bekliyoruz...
Azim...
YanıtlaSil