*28 Gün yoga
başka bir blogta düzenlenmiş bir projeydi. Diğer günlere burdan ulaşabilirsin.
Merhaba Sangha, ben Serap. Bu mecradan haberdar olduğumda birinci turun yarısıydı sanırım. O zamandan beri sessiz takipçisiyim bloğun. Büyük hevesle, hiç birini atlamadan tüm yazıları okuyorum. Hızımı alamadığımda dönüp geçen yıl yazılanları okuduğum bile oldu. (Misal Pınar’ın blogu) Fikir harika, bende katılmak istedim ama hem yarıdan başlamak istemedim hem de ilk turda yazanların sadece shadow yoga yapanlar olması sebebiyle topluluğu shadow yoga yapanlara özelmiş gibi algıladım. Böylece bir sonraki turun yapılacağından habersiz, ilk yeni ayda her gün günlüğüme yazmak suretiyle kendi başıma yapmaya söz verdim. 2. turun başlamasıyla baktım sangha büyüyor, meydan da boş atıverdim işte kendimi. İlk üç günü günlüğüme yazmıştım ve buraya aktarmayacağım. 4.günden selam olsun hepinize.
İtiraf
ediyorum sangha ben iflah olmaz bir Defne Suman hayranıyım. Kendisine hayran
mektubu yazmışlığım bile var. Kulağa çok iddialı gelecek ama onun bloğuyla
karşılaştığım gün hayatım değişti, gerçekten söylüyorum bunu. 1 ay içinde tüm
bloğu baştan sona okudum. 2014 senesiydi. 2 yıl önce yurt dışında başladığım
yoga derslerine Türkiye’de devam etmeye karar vermiş ancak kafama göre bir yer
bulamamıştım. Ben de evde kendimce yapmaya çalışıyordum. Bir yandan yoga
hakkında bulduğum her şeyi okuyordum. Defne’nin bloğu hayatımda çok sevdiğim
şeylerden biri olan yazıyı yogayla birleştiriyordu. Üstelik insan hallerine
dair çok güzel tahliller yapıyordu. Okuduğum her yazıda kendimi buluyordum,
sanki beni anlatıyordu. Yalnız olmadığımın farkına varıyordum. Okuduğum her
yazıyla ben de yazmak için ilhamla dolup taşıyordum. İşte o dönem karar verdim
blog açmaya ve çok düzenli olmasa da yazıyorum o zamandan beri.
Yine o
dönem, okuduklarımın etkisiyle başladım her sabah erken kalkıp yoga yapmaya. O
zaman düzenli bir işte çalışıyordum. (1 Yıl önce istifa ettim o işten) 7.30 da
servise binmem gerekiyordu. Ben de 5.30 da uyanıyor, yogamı yapıyor, hazırlanıp
servise biniyordum sonra. Hatta bazen akşam işten döndükten sonra da
yapıyordum. Yogayla aşk yaşadığımız muhteşem bir dönemdi hayatımda. Dolayısıyla
her gün erken saatte kalkıp yoga yapmakla ilgili bir sıkıntım yok, o disiplin
oturdu geçen 3 yılda. Benim bu 28 gündeki birinci niyetim her gün yazmakla
ilgili daha çok. Yazmayla ilgili başka bir grup ta oluştu sanki burda. Ben
Murat Gülsoy’dan (ya da başka birinden) ders almadım hiç yazmakla ilgili ama
ben de o gruba dahil olabilir miyim merak ediyorum.
Yoga benim
hayatımda inanılmaz bir dönüşüme vesile oldu. Yoganın ne muhteşem bir şey
olduğunu anladığım ilk zamanlar (sanki Amerika’yı keşfetmişim gibi!) büyük bir
hevesle etrafımdaki herkesi bu coşkuya dahil etmek istemiştim. Olmadı tabi.
Sonradan fark ettim ki bu çok kişisel bir yolculuktu. Başka birinin seni davet
etmesiyle katılabileceğin bir şey değildi. O dönem hayatımdaki bazı kişilerle
yollarımız ayrıldı ve yalnız devam ettim yoluma. Yolun yalnız yürüneceğini
biliyorum ama şimdi başka bir şey fark ediyorum, sanghanın önemini. Yolu yalnız
yürüyecek olsak bile aynı yolu seçmiş kişilerle bir arada olup destek
verebiliriz birbirimize. Ne demişler; BİRlikten kuvvet doğar!
Yoga bir
kere hayatınıza girince ihtiyacınız olmayan, hoşlanmadığınız şeyler duramıyor
hayatınızda ve bana müsaade deyip çıkıyorlar arka kapıdan. Bu bugünden yarına
olan bir şey değil, zaman alıyor elbette. Yine de 5 yıl önce Moskova’da
girdiğim ve tek kelimesini anlamadığım ilk Rusça yoga dersinde yoga için işimi
bırakıp evimi kapatacağımı, Hindistan’a gideceğimi, yoga eğitmeni olacağımı ve
ilk dersimi Hindistan’da vereceğimi tahmin edemezdim.
Herkesin
yoga eğitmeni olduğu bugünlerde ben de çiçeği burnunda bir yoga eğitmeniyim.
Kendim için eğitmen, öğretmen tanımını kullanmayı biraz iddialı buluyorum. Sonuçta
hayatını yogaya vakfetmiş, yıllardır yoga yapıp bunu bir iş değil hayatının bir
parçası haline getirmiş öğretmenler dururken bu kadar kısa sürede kendime
öğretmen demek terbiyesizlikmiş gibi geliyor. Bildiklerimi paylaşıyorum diyorum
ben de. Bildiklerim de aldığım 200 saatlik eğitmenlik kursundan gelmiyor.
Yoganın insanın hayatında nasıl değişimlere yol açtığının kanlı canlı
örneğiyim. Söylediğim hiçbir şey kitaptan okuduğum basmakalıp bilgiler değil.
Hepsi birinci elden kendi deneyimim. Bu sebeple içim rahat diyebilirim.
Yoga herkes
için midir? Defne’nin bu konuda yazdığı pek çok yazı var. Yoganın sadece hak
edene verilmesi gereken kadim bir bilgi olduğunu sık sık tekrarlıyor. Ben de
buna büyük oranda katılıyorum. Yine de yoga eğitmenliğini seçmemdeki temel
motivasyonum yoganın gerçekleştirdiği dönüşümden mümkün olduğunca çok insanı
haberdar etmek diyebilirim. Ben söyleyeyim de kişi kendine uygunsa bunu alıp
içselleştirsin, değilse zaten çıkıp gidecektir diye düşünüyorum.
28 gün için
ikinci niyetim iyi bir yoga eğitmeni olmak için elimden gelen her şeyi yapmak.
Bunu yaparken de bilinçaltımda yer etmiş “sevdiğin işi yaparak para
kazanamazsın” ön yargısından kurtulmak. Bu önyargımın temelleri çok derin ve
çok çektim bunun yüzünden. O da başka bir yazının konusu olsun.
Oldukça uzun
bir giriş oldu, gelelim mevzuya. Bugün 4. Gün ve kırmızı çadırın 3. Günü. Açık
olmam gerekirse regl olunan günlerde yoga yapmamam konusunda beni uyaran hiçbir
öğretmenim olmadı bugüne kadar. Sadece ters duruşlar yapmayın dendi. Ben de ters
duruşlardan kaçınarak yaptım hep yogamı regl olsam bile. Bu toplulukta çokça
vurgulanması sebebiyle bundan sonra ben de yapmamaya karar verdim. Deneyip
vücudumdaki etkilerini gözlemleyeceğim.
Sabah 5’te
uyandım. Yoga yapmayacağım için yürüyüş yapmaya karar verdim. 5.30 du kamptan
ayrıldığımda. Güneşin doğmaya yüz tuttuğu o büyülü zamanda ışıklarının vurduğu
dağ alev alev yanıyordu. Öyle bir renk cümbüşü vardı ki kelimeyle tarifi
imkânsız. Gözümü kapayıp saygı durdum güneşe. Devam ettim sonra yoluma. Baktım
kafamın içinde kelimeler yazıyor da yazıyorum. Baygın hanımeli kokularının
yasemin kokularına karıştığı o an Sanghaya katılmanın kararı verildi. Bir buçuk
saat kadar yürüyüşün ardından 7.30 daki dersime hazırlanmak üzere döndüm. Biraz
nadi sodhana yapıp sessizce oturdum. Öğrenci gelmedi. Ben de mutfağa geçip
patatesli yumurta yaptım. Kahvaltı yapıp bayram bitimi kamptan ayrılanları
uğurladık ve işte karşınızdayım. Şimdilik benden bu kadar. Tanıştığımıza mutlu
oldum sangha, iyi ki varsınız…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder