Yoga yapanların sayısı her geçen gün artıyor. Yoga yapmasa
bile herkesin en az bir -çoğu zaman birden fazla- fikri var yogaya dair.
Hayatında hiç yoga yapmamış insanlardan duyduğum yoga tanımları arasında en sık
geçen kelimeler huzur, arınma, dinginlik, esneklik, denge, sağlık. Yoga biraz
şöyle algılanıyormuş gibi hissediyorum; yoga diye bir şey var, yapmaya
başladığında birdenbire sağlıklı, huzurlu, hiç bir şeye sinirlenmeyen, her
zaman dengeli, ayağını kafasının arkasına koyabilen süper esnek bir insan haline
dönüşüyorsun. Böyle bir şey mümkün olabilir mi?
Geçen gün yoga eğitmeni bir arkadaşın yazdığı terzi kendi
söküğünü dikemiyor yazısı kalbime inanılmaz dokundu. Bazı günler yataktan
çıkmak, hiç bir şey yapmak istemediğinden, kendini doğru bildiklerini yapmaya
zorladığından bahsetmiş. Çok samimi buldum yazdıklarını ve bunu açık
yüreklilikle paylaşma cesaretine hayran kaldım. Yoga yapsın yapmasın pek çok
insanın çoğu zaman böyle hissettiğini ancak kuyruğu dik tutmak adına bunu açıkça
dile getirmek yerine “mış gibi” gibi yaşamaya devam ettiğini gözlemliyorum.
Etrafınıza bir bakın; kendini mutlu etmeyen işlerde çalışmak, kendini mutlu
etmeyen ilişkileri sürdürmek, kendini mutlu etmeyen yerlerde yaşamak için
antidepresanlara, televizyona, telefona, alışverişe sarılan kaç kişi
tanıyorsunuz? Sayının az olmadığından eminim.
Yoga yapmaya başladıktan sonra da üzüldüğünüz, mutsuz
olduğunuz, sinirlendiğiniz zamanlar olacak. Dürüst olayım; yaşadığınız tüm olaylara
azize farkındalığında bakacağınız zamanlara biraz var. Hiç bir şey
değişmeyecekse neden yoga yapalım dediğinizi duyar gibiyim. Yoga yapın çünkü yoga sizi hakikatinize yaklaştırır. Yoga
size sinirlenmeyin demez, hobi olarak yine sinirlenmeye devam edebilirsiniz ama
yoga sayesinde önce sinirli olduğunuzun farkında olur, kendinizi gözlemlemeye devam
ederseniz neden sinirlendiğinizin de farkına varırsınız. Sizi sinirlendiren şeylerin
farkına vardıkça sinirli olduğunuz zamanlar azalır ve sinirlenmenizin sebebinin
yolda yürürken size çarpan kişi olmadığını anlarsınız, o sadece oradan geçen
biridir. Mutsuzluğun, üzüntünün bir duygu olduğunu ve gelip geçeceğini
bilirsiniz. Mesele her zaman mutlu olmak değil nasıl hissettiğinizin farkında
olmaktır.
İnsan gerçekten de çok karmaşık bir varlık. İnsanı ve onun bu
dünyadaki varlığını sadece mantık çerçevesinden anlamaya çalışmak yeterli
olmayacaktır. 2+2 her zaman 4 etmeyebilir. Hayatınızda mantıksızmış gibi görünen
şeylerin büyük anlamları olabilir. Siz büyük
büyük annenizi tanımıyor olabilirsiniz ancak
onun burnuyla beraber acılarını, hayal kırıklıklarını miras almış ve
bedeninizde taşıyor olabilirsiniz. Ağaç kovuğundan çıkmadık hiçbirimiz.
Hepimizin bir anne babası (bazen onları tanımasak da), içinde yetiştiği bir
ortam (herkesinki “ev” olmayabilir) var. İnsanı bunlardan bağımsız değerlendiremeyiz.
“Ben” dediğimiz şey yalnız başına bir varlık değil tüm bunların bir toplamıdır. Hepimizin kişisel bir
tarihi var ve bu tarih boyunca yaşadığımız şeyleri bir anda silemeyiz.
Büyürken anne babamızın sevgisini kazanmak için
kardeşlerimizle rekabet etmek zorunda kaldıysak yoga sınıfına girdiğimizde
yapacağımız ilk iş diğerlerinin nasıl yoga yaptığına bakıp kendimizi kıyaslamak
olacaktır. Sadece başarılı olduğumuzda sevilmişsek hareketleri “en iyi” yapma çabasında olacağızdır. Yoga
yapıyoruz diye birdenbire ulvi bir insan olmayacağız yani. Kendimizle ve
etrafımızla kurduğumuz ilişki yogayla olan ilişkimizi doğrudan etkileyecektir. Şu
da bir gerçek ki; ne kadar yoga yaparsak yapalım bir takım şeyler belki hiç değişmeyecektir. Bunu
baştan kabul etmek bizi hayal kırıklığından kurtarır.
Sözün özü; yoganın
bizi daha iyi biri yapmak gibi bir derdi yoktur. Yoga bizi katman katman soyarak sahte kimliklerimizden arındırır.
Kim olmadığımızı göstermek yoluyla kim olduğumuz gerçeğine yaklaştırır an be
an. Kendimizi bozuk, kırık, hatalı, tamir edilmesi veya değişmesi gereken bir
şey olarak görmeyi bırakıp kabul etmeye ve sevmeye başlamalıyız bir an önce
zira daha iyi biri olmaya değil kendimiz olmaya ihtiyacımız var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder