Bir ayı geçmiş buraya yazmayalı! İstemiyorum arayı bu kadar
açmayı ama gezerken olmuyor bir türlü. Kafandakileri toparlamak daha önemlisi
toparladıklarını yazıya geçirmek için insanın alana ve zamana ihtiyacı var.
Mobil hayat rutini sekteye uğratıyor büyük ölçüde.
Bu zaman zarfında neler oldu neler. Jaisalmer’den ayrıldıktan sonra
Udaipur’a geçtim. Hindistan’da gördüğüm diğer hiçbir şehire benzemeyen bir yer,
çok ama çok sevdim.
Udaipur
Şehre gelince sadece 2 gün ayırdığım için baya üzüldüm. Uçak biletimi almamış olsaydım tren biletini yakıp daha uzun süre kalacaktım ama öyle bir lüksüm olamadı ne yazık ki. Udaipur’dan trenle Delhi’ye geçtim, gece orda kalıp sabaha karşı Trivandrum’a uçtum.
Sivananda Ashram, Neyyar
Dam
Trivandrum’a varmamla birlikte iklim değişti anında, kıştan
yaza geldim adeta. Ortam tropik, biraz Tayland’ı hatırlattı. Trivandrum’dan
Sivananda ashramının bulunduğu Neyyar Dam’a gitmek üzere bindiğim otobüste
Şubat ayını beraber geçireceğim Kanadalı Sarah ile tanıştık.
Ashram başlı başına bir postu hak ediyor kesinlikle, ayrı
olarak yazacağım onu. Ashramın bulunduğu yer doğa olarak inanılmaz güzeldi.
Ashrama gitmek uzun zamandır yapmak istediğim bir şeydi ve bana katkısı büyük
oldu. Bedenim 1 aylık yoga eğitmenlik kursunda göstermediği değişimi 17 günlük
ashram yaşantısında gösterdi.
Varkala
Ashramdan Varkala Beach gibi bir yere gidince karanlık
çağlardan medeniyete geçmiş gibi oldum. Bu sadece ashram hayatıyla ilgili bir
şey de değildi. Kuzey Hindistan’da yaşam çok daha tutucu, olanaklar sınırlı.
Varkala oldukça turistik bir yer. Kolsuz ve kısa şeyler giyebilmek, alkolün her
yerde satıldığını görmek (Yine de gazeteye sarılı olarak geliyor ve şişenin
masa altına saklanması gerekiyor. Hatta bir yerde çaydanlıkla servis ettiler!),
batılı tarzda yiyeceklerin sınırsızlığı ve her yerde gözüne gözüne sokulan deniz ürünleri. Turistik yerleri
sevmediğim bir gerçek ama 3,5 ay sonra böyle bir rahatlığa kavuşmak beni
inanılmaz mutlu etti. Varkala’ya ulaştığımda tam 7 aydır deniz görmemiş
olduğumdan kumsalı öpesim geldi. Duyduğum deniz kokusu beni cennete taşıdı
resmen. 7 ay sonra ilk kez Antalya’yı, evi özlediğimi hissettim.
Tüm turistik yerler birbirine benzer ya, Varkala’yı biraz
Side’ye biraz Kemer’e, bizim oralardaki turistik kasabalara benzettim çok.
North Cliff üzerindeki dükkanlar, deniz ürünü satan restoranlar, masaj salonları,
barlar. Hindistan’da rock bar gördüm ya ölsem de gam yemem. Her gece bir
mekanda canlı müzik var, harika değil ama malum koyunun yokluğu keçiye
Abdurrahman Çelebi dedirtiyor. Deniz oldukça temiz ama günün her saati dalgalı.
Dolayısıyla şöyle gönlünce bırakamıyorsun kendini, sürekli bir tetikte olma
durumu. Turistlerin denize bikiniyle girmesi garip karşılanmasa da yerliler
kıyafetleriyle giriyor, erkekler de donlarıyla. Sabah akşam yapılan pujalar
(Dua ritüeli) nedeniyle sahil inanılmaz kalabalık oluyor.
Hava çok sıcaktı. Sabahları erken, akşamları gün batmadan
denize gittim, yoga yaptım. Bütçem yettiğince deniz ürünlerinin tadına bakıp
masaj yaptırdım. Ashram hayatında özlediğim yemeklerden yedim bol bol (Hindistan’da
yediğim pizzaya en yakın şey Varkala’daydı.) Akşamları çarşıda yürüdüm, canlı
müzik dinledim bazı akşamlar. Geldikten 3 gün sonra Sarah’da yanıma geldi, 3
gün de onunla kalıp Amma’nın ashramına gitmek üzere yola çıktık.
Amritapuri - Amma’s
Ashram
Ben bloglardan birinde Kollam’dan ashrama devletin işlettiği
feribotların olduğunu okumuştum. Trenle Kollam’a gittik önce. Limana gidince
öyle bir feribot yok, turist botları var dediler. Tahminimizin üzerinde bir rakam istediler.
Ben zaten bot turu yapacağız diye o parayı vermek istemedim, Sarah da bana
uymak zorunda kaldı. İstedikleri paranın 10 da birine otobüsle gittik ve 3 saat
daha erken ulaştık.
Amma’nın ashramı inanılmaz büyük. 2000 kişinin kaldığı
zamanlar oluyormuş. Backwaters la deniz arasında doğa olarak inanılmaz muhteşem
bir yerde. Konaklamanın yapıldığı binalar 15 katlı, ashramdan çok otele
benziyor daha çok. Akşam 5 teki oryantasyon programına katıldık. Önce bize 20 dakikalık bir video izlettiler
Amma’yla ilgili. (Amma anne demek) Amma 9 yaşından itibaren insanlara yardım
etmeyi hayatının amacı haline getirmiş. Bunu insanları kucaklayarak yapıyor. Şu
ana kadar tam 34 milyon kişiyi kucaklamış. Hiç ara vermeden 17 saat boyunca
insanları kucakladığı oluyormuş! Videoyu izlerken insanları nasıl kucakladığını
görünce göz yaşlarıma hakim olamadım. Tanımadığı birini değil de sanki canından
bir parçayı kucaklıyormuş gibi kucaklıyordu her bir insanı. Kucaklananların
kimi gözyaşları içinde kimi inanılmaz mutlu bir halde ayrılıyordu yanından.
Kucaklanmak için saatlerce beklemek gerekiyormuş. Bunu ilk duyduğumda kim
kucaklanmak için o kadar bekler diye düşünmüştüm ama videoyu izlerken insanın
böyle sevgiyle kucaklanmak için yapamayacağı şey olmadığını hissettim.
Elbette organizasyon kucaklamayla sınırlı kalmamış, yıllar içinde inanılmaz büyümüş ve dünya çapına ulaşmış. Dünyanın her bir köşesindeki afet durumlarında milyonlarca dolar bağışlayabilecek duruma gelmiş. Aynı zamanda Hindistan’daki kadınları eğitmek, ülkenin temizliği, geri dönüşüm gibi bir sürü konuda faaliyet gösteren bir dernek gibi işliyor ve Amma sürekli Hindistan’ı ve dünyayı dolaşarak insanlara ulaşmaya çalışıyor. Video bittiğinde gruptaki herkesin gözleri ağlamaktan ıslanmıştı. Sonrasında 10 yıldır ashramda yaşayan Çek rehberimiz ashramı bize tanıttı.
Elbette organizasyon kucaklamayla sınırlı kalmamış, yıllar içinde inanılmaz büyümüş ve dünya çapına ulaşmış. Dünyanın her bir köşesindeki afet durumlarında milyonlarca dolar bağışlayabilecek duruma gelmiş. Aynı zamanda Hindistan’daki kadınları eğitmek, ülkenin temizliği, geri dönüşüm gibi bir sürü konuda faaliyet gösteren bir dernek gibi işliyor ve Amma sürekli Hindistan’ı ve dünyayı dolaşarak insanlara ulaşmaya çalışıyor. Video bittiğinde gruptaki herkesin gözleri ağlamaktan ıslanmıştı. Sonrasında 10 yıldır ashramda yaşayan Çek rehberimiz ashramı bize tanıttı.
Programdaki etkinliklerin hiç birine katılmak mecburi değil,
zaten Amma olmadığı için sabah 4.50 de ve akşam 8 de yapılan toplu ilahi
söylemeden başka bir şey yok programda. Yoga dersi de yoktu. (Meditasyon, yoga
sadece Amma ordayken oluyormuş.) Asram yemekleri fiyata dahildi ama pizza,
burger, omlet, kahve, meşrubat ve baharatlı Hindistan
atıştırmalıkları-yemekleri gibi pek de sağlıklı olmayan pek çok yiyecek oldukça
ucuza satılıyordu. Çok güzel kekler vardı J Sivananda gibi oldukça disiplinli,
sadece satvik yemeklerin olduğu bir ashramdan gelince burası bize pek ashram
gibi gelmedi. Herkes kafasına göre takılıyordu. 2 gece kalmayı planlayarak
gitmiştik ama Sarah ertesi gün ayrılmak istedi, ben de olur dedim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder