Çölden merhabalar, Jaisalmer’den bildiriyorum. Birkaç gün
oldu geleli. Hava gündüzleri 25 derece, şaka gibi. Sanki kış ayında değiliz.
Kursu bitirdikten sonra geçen yıl kaldığım hotelden yoga öğretmem için teklif
gelince buraya gelmeye karar verdim.
Rishikesh’ten ayrılmak kolay olmadı. Orda bulunduğum süre
zarfında kursta tanıştığım sonrasında da oda arkadaşlığı yaptığım Sophie’yle
oldukça yakınlaştık. Hiç sahip olmadığım bir kız kardeş gibiydi benim için. 2
yıldır seyahat ettiğinden inanılmaz renkli hikâyeleri var. Öyle doğal, kibar
olma zorunluluğu hissetmeden öyle doğrudan konuşan biri ki; benimle ilgili
yaptığı birkaç yorum resmen aydınlanma yaşattı bana. Dolunayın pek bir
gümbürtülü geldiği bu ay, her şey tepetaklak olup neye uğradığımı şaşırdığımda
Sophie’nin söyledikleri olaylara tamamen başka açıdan bakmamı sağladı.
Varlığına şükürler olsun.
Her şeyde bir hayır var diyorlar ya, ben de inanmak istiyorum
buna. Amerika’dan Hindistan’a gelişim oldukça maceralı oldu. Önce Qatar’ın kredi
kartı ödemesiyle ilgili enteresan kuralları gereği Dallas’taki aktarma uçağına
kabul edilmedim ve gözümün önünde kalkan uçağa el sallamak suretiyle 1 gece
Dallas’ta mahzur kaldım. Konaklamayı kendim karşıladım. Ertesi günkü uçağa
binmek istiyorsam bilet parasını tekrar ödemek zorunda olduğumu, Hindistan’a
ulaştığımda 2.kez yaptığım ödemeyi Delhi ofislerinden geri alabileceğimi
söylediler. Çaresiz kabul ettim. Dallas- Doha uçuşumda biri kalp krizi
geçirince Oslo’ya iniş yapmak zorunda kaldık ve Doha-Delhi uçuşumu kaçırdım
falan filan. Velhasıl buraya ulaşana kadar acayip eziyet çektim. Hindistan’da
para krizi olunca dedim ki; demek tüm bunları burda para sorunu yaşamamak için
yaşamışım. Delhi’ye gideceğim ve beni en az 1 ay idare edecek kadar para
alacağım, 1 ay sonra da para sorunu çözülmüş olur belki. Delhi biletimi aldım.
Bu arada da Qatar’a yazdım parayı nerden alacağım diye. Gerekli prosedürler
tamamlanmadığından parayı ödeyemeyiz diye cevaplamasınlar mı! Bileti almış
olduğumdan mecbur gittim Delhi’ye yine de. Ofislerinde öğrendim ki büyük miktarları
elden ödemiyorlarmış zaten. İşlemler tamamlandığında karta iade yapacaklarmış.
Jaisalmer’e aynı güne bilet bulamadım elbette. 2 günlük Delhi çılgınlığını boşu
boşuna yaşamak zorunda kaldım anlayacağınız. Belli ki başka bir hayır var bu
işte!
Rishikesh safi huzurmuş Delhi’ye gelince daha iyi anladım.
Doğanın kucağında, sağın Himalaya, orman, solun Ganj nehri, et yok, alkol yok,
her yerde yoga, gül gibi yaşayıp gidiyordum. Delhi’ye gelir gelmez inanılmaz
bir kalabalık, kirli hava (İlk geldiğimdeki kadar kötü değil Allah’tan!),
saatler süren trafik çilesi derken kendimi biraaaaaa diye ağlar halde buldum.
Anladım ki; şehir bizi bu hale getiriyor. Doğal halimiz doğayla iç içe
olduğumuz halimiz. O halde dışardan hiçbir şeye ihtiyaç duymuyoruz iyi
hissetmek için, zaten hep iyiyiz.
Delhi-Jaisalmer tren yolculuğu 18 saat sürdü. Tekrar burda olmak garip bir duygu. Bir yandan hiç gitmemişim gibi, sanki hep buradaymışım onca zaman. Öte yandan çarşıya adımımı atar atmaz kendimi sadece Jaisalmer’e değil Hindistan’a adımımı ilk kez atmış gibi hissettim. Çarşıda inanılmaz bir hareketlilik, dükkanlarda asılı rengarenk kıyafetler, sokaklardaki inekler, kulakları küpeli Rajastan erkekleri, sarileri ve takılarıyla ışıl ışıl parlayan Rajastan kadınları, sokaklardaki rengarenk sebzeler, meyveler…
Jaisalmer Pakistan sınırına 50 km uzaklıkta. 5 ay sonra ilk kez burda ezan sesi duydum. Halk Hindu ve Müslümanlardan oluşuyor. Sabahları Hinduların mantraları ezan seslerine karışıyor. Şehir mimari olarak Mardin’e inanılmaz benziyor. Tepedeki kaleyle güzel bir gölden den başka gezecek fazla bir yer yok burda. Çöle yakın olduğu için safari turları yapılıyor. Belli bir süre jiple gittikten sonra develere binip çöle geçiyorsun. İster doğrudan çölde yıldızların altında, istersen biraz daha lüks olan çadırlarda kalabiliyorsun. Kaldığım otelin sloganı “Zamansızlığı deneyimleyin.” Şehrin ruhuna oldukça uyuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder