An gelir fırtına
çıkar, her yer toz duman, göz gözü görmez. Acil tutunacak yerlere gideceksen eğer,
fırtına dinip güneş açınca bir bak, neredesin? Bak bakalım ne kadar uzağa savrulmuşsun
merkezinden. Kendini sağlama aldığın yer başkasının yanıysa işin zor, herkes kendi fırtınasında savrulur çünkü. Yıkıntılar arasında yap hasar tespitini ama
dürüst ol, küçültme hasarı iyi hissetmek
için kendini. Derinse yaran aç bak acısa
da, önce temizle sonra sar. Ruh yara
bandı tutmaz ne de olsa, bilirsin.
Yağmur yağar
fırtınanın ardından, hüzünlenirsin. Hep
yalnız olduğunu sandığından, değilsin hâlbuki. Hatırla, sen hep orada olansın.
Olmadığını sandıkların değil eksikliğin, tamsın sen birsin. Öyle bir hamur ki
seninki, ne eşi var ne benzeri.
Kış
geldiğinde buz keser içini. Soğukta bir
korku peyda olursa bil ki sevgisizliktir sebebi. Nefret diye öğrettiyseler de bize
onun eksikliğini, değildir aslında. Sakın
ola savaşma korkunla, unutma, o da senden bir parça. Sadece sev biraz da anla.
Bir bakmışsın
güneş açmış sonrasında, gökyüzü masmavi, yeryüzü ışıl ışıl. Coş o zaman, neşe
ol, taş kendinden, aç bir çiçek gibi. Belki görürsün bir su birikintisinde evrenin
sonsuzluğunu ve hissedersin derinde neden bu dünyaya geldiğini. Sen sen
değilsindir artık her şeysindir ve de hiçbir şey. Farkında ol, her şey olması
gerektiği gibi.
Belli mi
olur âşık olursun belki, başka bir boyuta geçersin. Bedenin boş bir tuval, izin
verirsin boyansın aşkın renklerine başka bir tenin fırçasıyla. O renkler ki hiç
görmemişsindir hayatında öylesi parlağını. Resim o kadar güzeldir ki resimken ressam
olursun birden, başlarsın sen de
boyamaya. Nerde sakladığını bilmediğin yeteneklerini dökersin bir bir kendinden,
yaratırsın ta derinden.
İşte böyledir
duygular, günden güne bazen andan ana değişirler; havanın durumu gibi. Asıl olan
unutmamak gökyüzü olduğunu, gerisi sadece hava şartları..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder