İnsanların
doğum günlerinde oturup geçirdikleri yılın değerlendirmesini yaptığını
okumuşluğum duymuşluğum var ancak ben daha önce hiç yapmamıştım, kısmet otuz
beşeymiş. Bu yıl için bir tema seçecek olsaydım bu farkındalık olurdu sanırım.
Hayat, insanlar, ilişkiler ama en çok da kendimle ilgili farkındalık oldu bu
yılın hediyesi bana.
12 yıldır
oturduğum mahalleden ayrılıp yeni bir eve taşındım bu yıl, kendi evime. Taşınmadan
önce kaygılandım çok, acaba bu yeni mahalleye, yeni eve alışabilecek miydim?
Kaygının tek bir düşünceyle başlayıp zihinde özene bezene işledikten sonra
nasıl da içinden çıkılmaz bir hale gelebileceğine şahit oldum. Sadece yaşamaya
odaklandığındaysa her şeyin ne kadar kolay olabileceğini gördüm. Yeninin
enerjisi o kadar güçlü ki hiç yabancılık çekmedim.
Eşyalara,
insanlara, geçmişe çokça tutunduğumun farkına vardım. Çok eşya attım. (Hala da
atıyorum). Sadece benim çabamla süren ilişkilerin peşini bıraktım. Geçmişle
bağımı koparmak için korkularımın üzerine gittim, rahatlık alanımın sınırlarını
zorladım.
Bütünün
parçası olduğumu, ayrılık olmadığını, herkesin, her şeyin “bir” olduğunu
hissettiğim zamanlar oldu, çok çok iyi hissettim kendimi. Renkler daha parlak,
yemekler daha lezzetli, hayat daha güzeldi. İçimden coştum, taştım, çiçek
açtım. Hep öyle devam edecek sandım, etmedi. O iyilik hissinin peşine düştüm bu
sefer. Yine tutunmuştum, sonradan farkına vardım. Hayatta her şey gelip geçici.
Sormadıklarını
söyledim insanlara tüm iyi niyetimle, kızdılar. Herkesin kendi zamanı varmış meğer
saygısızlık etmişim, farkına varınca
utandım.
Kabullenme
ve teslim olma konusunda çalışmalarım oldu bolca. Bazen başarılı oldum çoğu
zaman ilerleme kaydedemedim. Kabullenemeyişimi kabullendim öyle zamanlarda.
Daha az düşünmeye daha çok hissetmeye çabaladım. (Evet, çaba gerektiriyor benim için, kendiliğinden olmasını diliyorum. Zamanla olur herhalde :))
Tüm bunlar olurken benden uzaklaşanlar oldu. Önceden olsa çok üzülürdüm, vardır bir hayır dedim. Uzaklaşanlar olurken yakınlaşanlar da oldu, şükürler olsun.
Değiştiğime, geliştiğime, eski alışkanlıklarımdan kurtulduğuma emin olduğum zamanlar oldu, kibirlendim. Her şey yerli yerindeymiş de yalnız yaşadığım için farkına varamamışım meğer. İlk denememde duvara tosladım :) Değişim dediğin bugünden yarına olmazmış, kendimi başkasının aynasında görünce anladım. Daha çok yolum var…
Çok güzel
tanışıklıklar oldu; bedenimle tanıştım ben bu yıl. Yıllarca birbirimizi çok
sevdiğimizi düşünürken aslında bir ilişkimiz bile olmadığımı fark ettim. Onu
görmezden geldiğimi, yorduğumu, istek ve ihtiyaçlarına kulak vermediğimi
anlayınca üzüldüm biraz. Kendimi
affettirme çalışmalarına başladım sonra. Halini hatırını sordum her gün,
söylediklerini dinlemeye çalıştım. Ben şefkatle yaklaştıkça açtı o da kendini
bana, esnedi, güçlendi zamanla. Daha az düşünmeye daha çok hissetmeye çabaladım. (Evet, çaba gerektiriyor benim için, kendiliğinden olmasını diliyorum. Zamanla olur herhalde :))
Tüm bunlar olurken benden uzaklaşanlar oldu. Önceden olsa çok üzülürdüm, vardır bir hayır dedim. Uzaklaşanlar olurken yakınlaşanlar da oldu, şükürler olsun.
Değiştiğime, geliştiğime, eski alışkanlıklarımdan kurtulduğuma emin olduğum zamanlar oldu, kibirlendim. Her şey yerli yerindeymiş de yalnız yaşadığım için farkına varamamışım meğer. İlk denememde duvara tosladım :) Değişim dediğin bugünden yarına olmazmış, kendimi başkasının aynasında görünce anladım. Daha çok yolum var…
Hayatın
muhteşem bir hediyesi varmış bize; nefes. Meğer nefes almamış hayatta kalmak
için kısa kesik bir şeylerle idare etmişim bunca zaman. İçeriye açılan bir kapı
varmış, anahtarı da nefesmiş. İnsan iç organlarını hisseder mi? Hissediyormuş.
Sadece iç organlarını değil daha da derinlerini bilmek mümkünmüş bu mükemmel
rehber eşliğinde.
Zihin denen
yıllar içinde bir çöplüğe dönüşmüş de farkına varmamışım. O kadar gereksiz
şeylerle doldurmuşum ki! Kısa da olsa durup bakabildiğim anlarda aslında var
olmayan şeylerle savaşıp durduğumu gördüm hayretten ağzım açık. Kuyruğumu
kovalayıp durmuşum. Neyse ki onun da çaresi varmış, meditasyon. Ve elbette yoga. İki yıl sonra hayatıma tekrar, tam zamanında ve iyi ki de giren yoga. Bu yılın başrolünü kesinlikle o oynuyor. Benim farkındalığıma vesile yoga oldu. Hayatımdan hiçbir zaman çıkmamasına tüm yüreğimle niyet ediyorum.
35 çok iyi
geldi bana. Kendimi çok hafif hissediyorum, verdiğim kilolarla alakası yok.
Tanıdıkça seviyorum kendimi. Yol yarılandı mı bilmem ama buralar gayet güzel. Güzel
bir insanın bana dediği gibi; keşkeler değil iyi ki ler olsun hep hayatımızda.
İyi ki doğdum
:)29 Ekim 2014 Antalya |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder