İçimdeki deniz kıpırtısız, hiç hareket yok, üzerinde süzülen hayal kırıklıklarından başka. Yüzeye değmeden belli belirsiz salınıp duruyorlar denizimin üzerinde. Değmeseler de biliyorum, oradalar. Susacak oluyorum, daha konuşmamıştım ki. Söylenmeden kaldı her şey. Oysa ben sana demek istemiştim, ta içimdekileri. Şarkımı söylemek istemiştim. Duymadın mı?
Aramızda söylenmemişlerin sessizliği. Söylemeye gerek varmış gibi, bilmiyormuşuz gibi. Ama sen susmayı sevmezsin ki. Sahi, içindekileri duymamak için mi bu durmaksızın konuşmaların? Karşımda konuştukça kayboluşunu görüyorum söylediklerinin içinde, gittikçe uzaklaşıyorsun kendinden ve tabi benden. Sesini dinle biraz durup, ne duyuyorsun?
Konuşurken unutuyorsun, ben seni
sözlerinden bilmiyorum ki sadece. Bir de söylemediğin zamanlar var. Hissettiğin
zamanlar var, gerçek seni gördüğüm. Öyle
saf öyle güzel ki, bir görebilsen.
Biliyorum kaçtığın ben değilim, kendinsin. Ve farkındayım, çok az kaldı kendinle
tanışmana. Vakit yaklaştı, keşfetmek üzeresin sen de hakikatini. Yol yalnız
olsa da, yakınında olmak istiyorum bu tanışmada. Ben de oralarda bir yerdeyim
demek istiyorum, izin vermiyorsun.
Senle tanışıklığımız çok eskilerden, başka hayatlardan belki. Ondan seninleyken hissettiğim bu tamamlık hissi. Aramaya, bulmaya çalışmadan, orda olduğunu bilerek keşfettiklerimiz hep o eski tanışıklıktan.
Senle tanışıklığımız çok eskilerden, başka hayatlardan belki. Ondan seninleyken hissettiğim bu tamamlık hissi. Aramaya, bulmaya çalışmadan, orda olduğunu bilerek keşfettiklerimiz hep o eski tanışıklıktan.
Belki de “İstersen hiç başlamasın”
ilişkisi bizimkisi. Başlamasın o zaman. Ben işaret isterim, sen gönderirsin,
haberleşiriz. Ben yine görürüm seni nasıl olsa, görmek ille de gözle olmaz ki.
Gönül gözümden görürüm, bilirim nasılsın.
Zamanmış ilacı hayal kırıklıklarının,
vaktim varsa tamir ederim. Gönül ağacını yalnız sularım,sularım ki susmasın. İsterim dile gelsin şarkıdaki gibi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder