Yazmıyorum
ne zamandır. Yazıyorum da buraya değil; günlüğümün sayfaları eksiliyor gün
geçtikçe. İçe dönmüşüm besbelli bir süredir. Birkaç yazı buldum bilgisayarda.
Onları yayınlayayım bari. Dışarı çıkma zamanı gelmiş içeridekilerin demek ki…
15 Nisan
2016
Bugün bir
sakinlik var üzerimde, ta sabahın erken saatlerinde başladı. Kalktım yogamı
yaptım. Bir süredir dengesi şaştı ya pratiğin, nasıl da özlemişim. Neden şaştı
derseniz kafa çok dolu, sürekli bir aksiyon planında; şöyle mi yapayım, böyle
mi? Hayatınızın seyrini değiştirmeye niyetlendiyseniz işiniz pek kolay değil,
diyeyim baştan.
Hazırlanıp
bindim servise, baktım hava gıp gri. Böyle havaları ayrı seviyorum; içime dönme
isteğiyle dolu oluyorum, daha yaratıcı hissediyorum kendimi. İşe gelince Defne
Suman okumak istedim. Uzun süredir bloğuna yazmıyor aslında. (2.Romanını
yazmaya başlayınca bırakmıştı bloğa yazmayı, şimdi roman yayınlandı, inşallah
tekrar başlar yazmaya) Eski yazı serilerinden birine tıkladım; boşluk serisi.
Bu kadının yazdıklarını her okuduğumda yazma isteği ile doluyorum. Boşlukla
dolmak, yoga filan derken benim beyin dalgaları da alfaya indi hemen,
sakinleştim, dinginleştim.
Genel olarak
hepimizin hayatımızdan bir memnuniyetsizliği var ya; şikâyet eder tondan
sürekli sızlanan, dram dolu, eğer duygusal bir günümüzdeysek “ Hayat beni neden
yoruyorsun!” lara varan, lanetleyen, konu
başlığının değiştiği ama içeriğin hep aynı kaldığı o hal, bildiniz mi? Geçen
yıllarla beraber şikâyet performansım hatırı sayılır derecede düştüyse de, ben
de bir süredir döndürüyorum plağı bir konuda. Döndürüyorum da bir türlü
harekete geçemiyorum; nasıl yapayım, nerden başlayayım karar veremiyorum. Kolay
değil; yılların ataleti var üzerimde. Toplumca kanıksadığımız mağdur olma hali
tüm genlerime işlemiş sanki. Edilgenlikten etkinliğe geçme sürecindeki
sancıları yaşıyorum. Neyse ki evren yardımcı oluyor. Hiç aklımda olmayan
şekilde de olsa bir yol beliyor önümde, hayırlısı. Yeni dünyada yeni bir hayat
belki, kim bilir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder