Ne diyorduk; en şanslı gün. Deniliyor ki; bugün Ganj
nehrinin Shiva’nın saçlarıyla yeryüzüne indiği günmüş. Pek hoş.
En şanslı günde ne yapmak istersiniz? Dilekler?
Covid dünyamıza
uğradığından beri çoğu insanın iş yaşamı
sekteye uğradığından günlerin pek bir
önemi kalmadı sanki, öyle ya; doğada Pazartesi yok! Ben bunu covidten daha önce
kavradığımdan sendromlu Pazartesilerime veda edeli biraz olmuştu zaten. Ancak bir şeyi bireysel
ölçekte deneyimlemekle toplumsal hatta
küresel ölçekte deneyimlemek aynı değil elbette. Milyonlarca insan tişört
pijama, hafta içiymiş hafta sonuymuş aldırmadan yaşayıp gidiyoruz şimdilerde.
Bayrammış filan umurumuz değil.
Kaçınılmaz olarak günler birbirinin aynı olduğunda kendimizi
nasıl hissediyoruz? Sokağa çıkmak yasak olduğundan netten aldığımız yüzüncü
elbiseyi giyemediğimizde? Gidecek bir işimiz olmadığında biz kimiz? Son dizi
izlendikten, son video oyunu oynandıktan, son yemek siparişi verildikten sonra
ne yapacağız?
Geçen gün biri dedi ki; “Hiç bir şeyi yarına bırakmak
istemiyorum; yarın ne olacağımız belli değil!”
Şaşırdım baya; daha önce belliydi de haberim mi yoktu? İşte böyle böyle, zorla
da olsa uyanıyoruz geçiciliğimize, hayatın belirsizliğine.
Ortak uyanışların yanında kişisel uyanışlar da oluyor
elbette. Geçen yıldan beri “Dünyada çok
fazla acı var!” diye dolanıyorum ortalıklarda. Bunu bilmiyor değildim elbette, doğalı beri
etrafımdaydı bu acı ancak ilk kez kalbimde, hücrelerimde hissediyorum bu acıyı.
“İnsan olmak acılı bir deneyim.” Cümlesi beliriyor sık sık zihnimde. Sağım solum acı hep.
Yeni ay sabahı meditasyonda otururken yine dünyanın acısı
çöreklendi yüreğime; insanın insana ettiği zulüm, yerinden yurdundan edilen, aşağılanan
insanlar, dini, ırkı yüzünden hor görülenler , insanca yaşayabilmek uğruna
hükümetin aldığı kararları protesto için sokaklara dökülenler. Dünya koca bir
yangın yeri, her yerinden acı fışkırıyor. Gözlerimden yaşların akmaya başlamasıyla
beraber muazzam bir şefkat yayıldı içime sonra. Ah dedim, insan olma deneyimi
bu işte , hissedebilen bir canlı olmak böyle bir şey, tam da bunun için burda
değil miyiz?
Sorun acının varlığı değil, acının varlığını kabul etmeye dair
gösterdiğimiz direnç bence. Zenginler parasını fakirlerle bölüşse, ülkeler başka
ülkelerle savaşmayı bıraksa, doğaya zarar vermesek, dünya harika bir yer, hayat
bayram olsa dilekleriyle üstesinden gelinebilecek
bir şey değil bu acı; dünyanın temelinde,
insanın mayasında var. Acıyı kabul ediyoruz acı var ama asıl soru şu sanki; biz
bu acıyla ne yapıyoruz? Yüreğimizdeki bu
acıyı derinden hissetmeden bu acıyı dindirmek için bir şey yapmamıza imkan yok. Acı olmadan şefkat gelmiyor.
Şimdi diyeceksiniz ki; yılın en şanslı gününde acı acı diye
içimizi kararttın. Bekleyin biraz. Siz şansı piyangodan bilmem kaç milyon
kazanmak olarak mı tanımlıyorsunuz? Ya da dilekleriniz şuyum olsun buna da
sahip olayım gibi şeyler mi? Ancak ...... olduğunda mı mutlu olabilirsiniz? Bir
daha düşünün. Tüm dilekleriniz gerçek olduğunda kim olacağınızı düşünün.
Belki şu anda çok
sıkılıyor, kapana sıkışmış hissediyorsun, belki maddi zorluklar içindesin,
belki çok sevdiğin bir yakınını kaybettin ve onsuz yaşam düşüncesi içini
yakıyor. Şu an insan olmanın her halini deneyimleyen güzel insan kardeşim; bu yazıyı okuyorsan bil ki
yalnız değilsin. Hissettiklerinde yanlış olan bir şey yok. İyi hissetmek için
kendini zorlamak zorunda değilsin. Biz
insan kardeşlerin de aynı senin gibi hissediyoruz, acını paylaşıyor, seni
seviyoruz.
Sonra, hiç bir gün diğerinin aynı değil sadece güne bakan
gözlerin tozlanmış azıcık, üfleyiver tozları. Hangi gün olduğunu bilmesen de
olur ama gün ne zaman doğuyor ne zaman batıyor bir bak, o zaman biraz daha
kolaylıkla akacak zaman. Biraz hareket
et, silkelen, titre ve kendine gel, ister yoga ister dans ne seviyorsan artık.
Biraz kuş dinle, ağaç izle balkondan ya da camdan. Bak çiçekler şikayet ediyor
mu hiç covid filan diye.
Unutma, bugün en şanslı gün, yarın da, ondan sonraki günde.
Bugün bayram, yarın da, ondan sonraki günde. Eline kalbine koy, nefes al, nefes
ver. Öyle ya da böyle, burdayız işte. Madem gelmiş bulunduk, keyfini çıkaralım
biz de.
Yalnız değilsin, hep seviliyor çok destekleniyorsun.
Tüm bunlara rağmen hala sıkılmaya devam ediyorsan da, ananemin deyimiyle; "Sıkı
can iyidir, çabuk çıkmaz."
En şanslı günün kutlu, mutlu olsun.