22 Ocak 2020

Yoga yapınca daha iyi insan olur muyuz?



                                 
Yoga yapanların sayısı her geçen gün artıyor. Yoga yapmasa bile herkesin en az bir -çoğu zaman birden fazla- fikri var yogaya dair. Hayatında hiç yoga yapmamış insanlardan duyduğum yoga tanımları arasında en sık geçen kelimeler huzur, arınma, dinginlik, esneklik, denge, sağlık. Yoga biraz şöyle algılanıyormuş gibi hissediyorum; yoga diye bir şey var, yapmaya başladığında birdenbire sağlıklı, huzurlu, hiç bir şeye sinirlenmeyen, her zaman dengeli, ayağını kafasının arkasına koyabilen süper esnek bir insan haline dönüşüyorsun. Böyle bir şey mümkün olabilir mi?

Geçen gün yoga eğitmeni bir arkadaşın yazdığı terzi kendi söküğünü dikemiyor yazısı kalbime inanılmaz dokundu. Bazı günler yataktan çıkmak, hiç bir şey yapmak istemediğinden, kendini doğru bildiklerini yapmaya zorladığından bahsetmiş. Çok samimi buldum yazdıklarını ve bunu açık yüreklilikle paylaşma cesaretine hayran kaldım. Yoga yapsın yapmasın pek çok insanın çoğu zaman böyle hissettiğini ancak kuyruğu dik tutmak adına bunu açıkça dile getirmek yerine “mış gibi” gibi yaşamaya devam ettiğini gözlemliyorum. Etrafınıza bir bakın; kendini mutlu etmeyen işlerde çalışmak, kendini mutlu etmeyen ilişkileri sürdürmek, kendini mutlu etmeyen yerlerde yaşamak için antidepresanlara, televizyona, telefona, alışverişe sarılan kaç kişi tanıyorsunuz? Sayının az olmadığından eminim.

Yoga yapmaya başladıktan sonra da üzüldüğünüz, mutsuz olduğunuz, sinirlendiğiniz zamanlar olacak. Dürüst olayım; yaşadığınız tüm olaylara azize farkındalığında bakacağınız zamanlara biraz var. Hiç bir şey değişmeyecekse neden yoga yapalım dediğinizi duyar  gibiyim. Yoga yapın çünkü yoga sizi hakikatinize yaklaştırır. Yoga size sinirlenmeyin demez, hobi olarak yine sinirlenmeye devam edebilirsiniz ama yoga sayesinde önce sinirli olduğunuzun farkında olur, kendinizi gözlemlemeye devam ederseniz neden sinirlendiğinizin de farkına varırsınız. Sizi sinirlendiren şeylerin farkına vardıkça sinirli olduğunuz zamanlar azalır ve sinirlenmenizin sebebinin yolda yürürken size çarpan kişi olmadığını anlarsınız, o sadece oradan geçen biridir. Mutsuzluğun, üzüntünün bir duygu olduğunu ve gelip geçeceğini bilirsiniz. Mesele her zaman mutlu olmak değil nasıl hissettiğinizin farkında olmaktır.

Yeni yıla hasta başladım. Oldukça ağır geçen hastalık sürecimde 13 yaşındaki yeğenim merakla “Hala, sen nasıl hasta olabilirsin ki?” diye sorduğunda çok şaşırdım. Neden hasta olamayacağımı sordum ona. Yoga öğretmenisin sen dedi, düzenli yoga yapıyor, sağlıklı besleniyorsun, hasta olmaman gerekmez mi? Birden suçlu hissettim kendimi; yoga yapan biri olarak hasta olmaya hakkım yoktu demek! Ona kızacak gibiyken yoga öğretmenliği ve  “Yoga Öğretmeni Nasıl Olmalı?” hakkındaki kendi yargılarımı düşündüm. Bir kaç kilo aldığında kendini sürekli “Sen nasıl yoga öğretmenisin?” diye sorgulayan ben değil miydim? Ya da ünlü bir yoga hocasının kanser hastalığına yakalandığını öğrendiğimde yeğenimin duyduğu aynı şaşkınlığı duymuyor muydum ben de? O kısacık anda tüm bunları düşünüp yeğenime yoga öğretmenlerinin de hastalandığını çünkü hepimizin insan olduğunu söyledim. Şişman veya hasta olabilirsiniz. (Burdaki şişman ve hasta kısmını kendinizi tanımlamak, çoğu zaman da yargılamak için kullandığınız kelimelerle değiştirin.) Bunlar sadece bir takım kelimelerdir ve asla kim olduğunuzu tanımlamaz.  Yoganın en büyük faydalarından birisi kendimizi olduğumuz gibi kabul etmemizi sağlamasıdır.

İnsan gerçekten de çok karmaşık bir varlık. İnsanı ve onun bu dünyadaki varlığını sadece mantık çerçevesinden anlamaya çalışmak yeterli olmayacaktır. 2+2 her zaman 4 etmeyebilir. Hayatınızda mantıksızmış gibi görünen şeylerin büyük anlamları olabilir.  Siz büyük büyük  annenizi tanımıyor olabilirsiniz ancak onun burnuyla beraber acılarını, hayal kırıklıklarını miras almış ve bedeninizde taşıyor olabilirsiniz. Ağaç kovuğundan çıkmadık hiçbirimiz. Hepimizin bir anne babası (bazen onları tanımasak da), içinde yetiştiği bir ortam (herkesinki “ev” olmayabilir) var. İnsanı bunlardan bağımsız değerlendiremeyiz. “Ben” dediğimiz şey yalnız başına bir varlık değil tüm  bunların bir toplamıdır. Hepimizin kişisel bir tarihi var ve bu tarih boyunca yaşadığımız şeyleri bir anda silemeyiz.

Büyürken anne babamızın sevgisini kazanmak için kardeşlerimizle rekabet etmek zorunda kaldıysak yoga sınıfına girdiğimizde yapacağımız ilk iş diğerlerinin nasıl yoga yaptığına bakıp kendimizi kıyaslamak olacaktır. Sadece başarılı olduğumuzda sevilmişsek hareketleri “en  iyi” yapma çabasında olacağızdır. Yoga yapıyoruz diye birdenbire ulvi bir insan olmayacağız yani. Kendimizle ve etrafımızla kurduğumuz ilişki yogayla olan ilişkimizi doğrudan etkileyecektir. Şu da bir gerçek ki; ne kadar yoga yaparsak yapalım  bir takım şeyler belki hiç değişmeyecektir. Bunu baştan kabul etmek bizi hayal kırıklığından kurtarır.

Sözün özü; yoganın bizi daha iyi biri yapmak gibi bir derdi yoktur. Yoga bizi katman katman soyarak sahte kimliklerimizden arındırır. Kim olmadığımızı göstermek yoluyla kim olduğumuz gerçeğine yaklaştırır an be an. Kendimizi bozuk, kırık, hatalı, tamir edilmesi veya değişmesi gereken bir şey olarak görmeyi bırakıp kabul etmeye ve sevmeye başlamalıyız bir an önce zira daha iyi biri olmaya değil kendimiz olmaya ihtiyacımız var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder